DİOR📝 :
İçimde tarifini yapamadığım bir boşluk var… Ne zaman başladığını hatırlamıyorum, ama gitgide büyüyor, derinleşiyor, beni içime çekiyor. Gün geçtikçe daha çok susuyorum, çünkü ne anlatsam eksik kalıyor, ne anlatsam yanlış anlaşılıyor. İnsan bazen o kadar çok kırılıyor ki artık kırıldığını bile söylemeye utanıyor. Her şey normalmiş gibi davranıyor, gülümsüyor, konuşuyor, ama içi paramparça… Ve en kötüsü, bunu kimse fark etmiyor. Çünkü herkes sadece dışarıdan bakıyor, kalbinin içindeki enkazı göremiyor.”
“Ben kimseye küs değilim, ama kimseye tam da yakın değilim artık. Ne anlatacak gücüm kaldı, ne de anlaşılmayı bekleyecek sabrım. Bir zamanlar her şeyim dediğim insanların şimdi adını anmak bile canımı acıtıyor. Meğer insanı en çok, en yakını yaralarmış… En çok inandığın, en çok güvendiğin, ‘asla gitmez’ dediğin giderken canını en derinden alıp götürürmüş. Ve geriye kalan sadece sessizlik olurmuş.”
“Gece olunca daha da büyüyor bu sessizlik. Herkes uyurken, ben içimdeki kalabalıkla baş başa kalıyorum. Her düşünce ayrı bir yara, her anı ayrı bir sızı… Kalbimde binbir parça kırıkla yaşıyorum, ama hâlâ ayaktayım. Belki de en çok bu yordu beni: Her şeye rağmen güçlü görünmeye çalışmak. Çünkü insanlar, ağladığında zayıf sanıyor; o yüzden en büyük acıları bile içime akıtmayı öğrendim.”
“Ben artık ne gitmek istiyorum, ne de kalmak. Sadece biraz anlaşılmak, biraz dinlenmek istiyorum. Birinin gözlerime bakıp ‘gerçekten iyi misin?’ demesini… Cevap vermeme bile gerek kalmadan, sadece sarılmasını… Ama biliyorum, bazı hayaller sadece geceleri gelir, sabah olunca da usulca gider. Ben de alıştım… Gelenin bir gün gideceğine, kalanların bir gün değişeceğine… Ve en çok da, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağına…
2025-09-28 22:16:16